İstanbul, tarihi dokusu, doğal güzellikleri ve kültürel çeşitliliğiyle dünyanın en çok fotoğraflanan şehirlerinden biridir. Profesyonel ya da amatör birçok fotoğrafçı için bu şehir aynı zamanda bir ilham kaynağıdır. Ancak fotoğrafçılar açısından en önemli konulardan biri, çektikleri karelerin izinsiz kullanılmaması için telif haklarıyla korunmasıdır.
Türk Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bir fotoğraf, çekildiği andan itibaren eser niteliği taşır. Bu şu anlama gelir:
Fotoğraf sahibinin izni olmadan kopyalanamaz,
Sosyal medyada veya dijital platformlarda paylaşılmaz,
Ticari amaçla kullanılamaz.
Sanat Fotoğrafçıları: Sergilerde veya yarışmalarda yer alan eserler için hak sahipliği sağlanır.
Ticari Fotoğrafçılar: Reklam, moda veya ürün çekimleri yapan fotoğrafçılar, çalışmalarının ticari kullanımını lisanslayabilir.
Hobi Fotoğrafçıları: Sosyal medyada paylaşılan kareler de telif koruması altındadır.
İstanbul’daki fotoğrafçılar en çok şu sorunlarla karşılaşır:
Çekilen fotoğrafların izinsiz reklam veya sosyal medya kampanyalarında kullanılması,
İnternet sitelerinde fotoğraf sahibinin adı belirtilmeden paylaşım yapılması,
Fotoğrafların izinsiz basılı materyallerde kullanılması.
Fotoğrafçılar, telif hakları ihlali durumunda:
Noter tasdiki ile eser sahipliğini kanıtlayabilir,
Meslek birlikleri aracılığıyla telif takibi yapabilir,
Hukuki süreçlere başvurarak tazminat talep edebilir.
İstanbul’daki fotoğrafçılar için telif hakları, yalnızca emeğin korunması değil, aynı zamanda fotoğrafçılığın mesleki ve sanatsal değerinin sürdürülebilirliği açısından da kritik bir araçtır. Çekilen her kare, sahibinin izni olmadan kullanılamaz; bu nedenle fotoğrafçılar telif haklarının farkında olmalı ve eserlerini etkin şekilde korumalıdır.